Yar bana bir yolculuk
Taşındık http://www.yarbanabiryolculuk.com/
8 Ocak 2012 Pazar
7 Ocak 2012 Cumartesi
Bloğumuz yakında taşınıyor
Biliyorsunuz bu bloğa biraz da insanın umutlarını gerçekleştirebilmesi için aslında çok paraya ihtiyaç olmadığını ispatlamak için başladım. Görünen o ki ön hazırlık yapmadan, parasız çıkacağım Güney Amerika seyahatim yalnızca beni heyecanlandırmıyor. Ekşi Sözlük ve Friendfeed'ten tanıdığım bir çok insan da bu seyahat konusunda benim heyecanıma ortak oluyorlar. Bu sosyal medya dayanışması beni hem çok şaşırttı hem de çok sevindirdi. Bu kadar destekleneceğimi düşünmüyordum. Cheja, Deniz, Kunthar, Grizabella, Sicola Narkozy, Sarper gibi arkadaşlar doğrudan bağış yaparak seyahatimi desteklediler, Yalçın Aydın ise seyahatimi desteklemek için http://www.yarbanabiryolculuk.com/ adresini benim için satın aldı. Şu an siteyi Pazar gününe yetiştirmek için canla başla uğraşıyor.
Pazar gününden itibaren yeni adresimizde yayına devam edeceğiz.
Hayalimi destekleyen ve bu bloğu okuyan herkese teşekkür ediyorum.
Pazar gününden itibaren yeni adresimizde yayına devam edeceğiz.
Hayalimi destekleyen ve bu bloğu okuyan herkese teşekkür ediyorum.
Tweet |
|
Paylaş |
Seyahate çıkmadan önce hangi aşıları olalım
Seyahatime sayılı gün kaldı, dün İzmir'e gidip aşılarımı yaptırdım. bu vesile ile sizlere yurtdışına çıkmadan önce hangi aşıları yaptırmanız gerektiği konusunda bilgi vereyim istedim.
Öncelikle Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü'nün Seyahat Sağlığı biriminin sitesini bir inceleyin. Türkiye'de yurtdışına çıkacak yurttaşların sağlık konusunda danışacakları en yetkili merci olan Seyahat Sağlığı merkezlerine hem site üzerinden hem de 444 77 34 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz. Site üzerinde ülkelere göre yapılması gereken ve önerilen aşıların listesi var. Bu listeye göre yaptırmanız gereken aşıları belirleyip evinize en yakın Seyahat Merkezine gidip aşılarınızı yaptırıyorsunuz. Bu hizmet karşılığı hiç bir ücret ödemiyorsunuz ve hiç bir bürokratik kırtasiye işi ile uğraşmıyorsunuz. Pasaportunuz yanınızda olsun yeter. Aşılarınızı oluyorsunuz ve size uluslararası geçerliliği olan Uluslararası Aşı Karnesi veriliyor.
Peki Güney Amerika için hangi aşıları yaptırmak gerekiyor?
Öncelikle Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü'nün Seyahat Sağlığı biriminin sitesini bir inceleyin. Türkiye'de yurtdışına çıkacak yurttaşların sağlık konusunda danışacakları en yetkili merci olan Seyahat Sağlığı merkezlerine hem site üzerinden hem de 444 77 34 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz. Site üzerinde ülkelere göre yapılması gereken ve önerilen aşıların listesi var. Bu listeye göre yaptırmanız gereken aşıları belirleyip evinize en yakın Seyahat Merkezine gidip aşılarınızı yaptırıyorsunuz. Bu hizmet karşılığı hiç bir ücret ödemiyorsunuz ve hiç bir bürokratik kırtasiye işi ile uğraşmıyorsunuz. Pasaportunuz yanınızda olsun yeter. Aşılarınızı oluyorsunuz ve size uluslararası geçerliliği olan Uluslararası Aşı Karnesi veriliyor.
Peki Güney Amerika için hangi aşıları yaptırmak gerekiyor?
Tweet |
|
Paylaş |
4 Ocak 2012 Çarşamba
La paz
Seyatime iki haftadan az kalmışken eski seyahatimle ilgili izlenimlerimi paylaşayım istiyorum. La paz Güney Amerika'nın esmer çocuğu Bolivya'nın başkenti, İspanyolca barış anlamına geliyor. Kente daha ayak basmadan önce uzun saatler (eğer benim gibi brezilyadan giriş yapılırsa yolculuk yaklaşık 40 saat sürebiliyor), asfaltsız yollarda, otobüsten çok kamyona benzeyen araçlar ile yapılan yolculuktan dolayı zaten intihar etme noktasına gelmiş olan gezgin şehre ayak bastığında badanasız, sıvasız evleri, sokaklardaki çöpleri, fakirliği, şehirdeki kaos halini ve oksijensizliği görünce geldiği için pişman olma noktasına geliyor.
Eğer ilk üç gün oksijen azlığına ve yeni tanışılan sefalete alışılabilirse, La Paz belki de Güney Amerika'da bir gezgine en fazla anı kazandırabilecek yerlerden biri. Öncelikle La Paz gerçekten Güney Amerikanın en ucuz şehri, her şey ama her şey o kadar ucuz ki insan bazen bir şey satın aldığında kendini kötü hissetmemek için üste para vermek bile istiyor. Kent, özellikle El Alto yani yüksek şehirde görülebilecek tüm sefalete rağmen köklü bir şehir olduğunu, sokak aralarında rastladığınız görkemli binalar ile şehir size sürekli hatırlatıyor. koloni dönemi özelliklerini taşıyan binalar dışında cumhuriyet dönemine ait bir çok güzel yapı da keşfedilmeyi bekliyor.
Bolivyada halkın çoğunluğu yerlilerden oluştuğu için gerçek Güney Amerika kültürü ile tanışabilme fırsatını size sunan La Paz'da yerlilerin yün eğirip, hediyelik eşya üretmedikleri bunların dışında uğraşlara da sahip olduukları, bir hak arama mücadelesi içinde oldukları anlaşılıyor. Yüzyıllardır ezilen yerlilerin ve ülkenin en güçlü sendikası olan madencilerin en hareketli olduğu kent yine La Paz olduğu için ister istemez gün boyu politika ile iç içe oluyorsunuz. Bu kimilerine göre sıkıcı bir şey olsa da tatil köyü zihniyeti dışında tatil yapabilme anlayışına sahip bir çok kişi için bulunmaz nimet. Çünkü Güney Amerikaların protestoları bile karnaval havasında (gerçi halk en son bir belediye başkanını linç etmişti ama şiddette karnavalın bir parçasıdır ne de olsa).
Diğer bir özellik ise La Paz' ın yaşayan bir şehir hem de bir çok Güney Amerika şehrinin tersine 24 saat yaşayan bir şehir olması. Örneğin Bogota'da ya da Caracas' ta akşam 8' den sonra açık olan bir tane market bile bulunamazken, La paz'da gece 3'te bara ya da yemek yemeye gidilebiliyor. Kadın ya da erkek her yaştan gezgin şehirde günün ve gecenin her saati kaçırılmayacağını, saldırıya uğrayıp soyulmayacağını bildiği için gönül rahatlığı ile gezebiliyor. Bu etrafta çok polis olması ile alakalı bir şey değil adamların suç kültürü çok gelişmemiş, suç oranı halkın tüm sefaletine karşın oldukça düşük. Pazarlarda açık sergilerde altın satıyorlar ve kimse soymaya kalkmıyor.
Kentin bir diğer artısı ise, Güney Amerika'daki iki ünlü antik enerji merkezinin şehrin yakınında olması. Bunlardan biri Tiwanaku diğeri ise Lago Titicaca yani Titicaca gölü. Titicaca gölü peru ile sınır olmasının yanında ünlü Isla del Sol yani güneşin adasına da ev sahipliği yapıyor. Gölün Bolivya tarafında kalan kısımında Copacabana kasabası var. Toparlarsak La Paz tüm eksilerine rağmen Güney Amerikanın en ilginç ve en renkli şehirlerinden biri.
Bolivya yolları size konforlu bir yolculuk vaat etmiyor |
Eğer ilk üç gün oksijen azlığına ve yeni tanışılan sefalete alışılabilirse, La Paz belki de Güney Amerika'da bir gezgine en fazla anı kazandırabilecek yerlerden biri. Öncelikle La Paz gerçekten Güney Amerikanın en ucuz şehri, her şey ama her şey o kadar ucuz ki insan bazen bir şey satın aldığında kendini kötü hissetmemek için üste para vermek bile istiyor. Kent, özellikle El Alto yani yüksek şehirde görülebilecek tüm sefalete rağmen köklü bir şehir olduğunu, sokak aralarında rastladığınız görkemli binalar ile şehir size sürekli hatırlatıyor. koloni dönemi özelliklerini taşıyan binalar dışında cumhuriyet dönemine ait bir çok güzel yapı da keşfedilmeyi bekliyor.
La Paz'a giriş, El Alto |
La Paz |
Bolivyada halkın çoğunluğu yerlilerden oluştuğu için gerçek Güney Amerika kültürü ile tanışabilme fırsatını size sunan La Paz'da yerlilerin yün eğirip, hediyelik eşya üretmedikleri bunların dışında uğraşlara da sahip olduukları, bir hak arama mücadelesi içinde oldukları anlaşılıyor. Yüzyıllardır ezilen yerlilerin ve ülkenin en güçlü sendikası olan madencilerin en hareketli olduğu kent yine La Paz olduğu için ister istemez gün boyu politika ile iç içe oluyorsunuz. Bu kimilerine göre sıkıcı bir şey olsa da tatil köyü zihniyeti dışında tatil yapabilme anlayışına sahip bir çok kişi için bulunmaz nimet. Çünkü Güney Amerikaların protestoları bile karnaval havasında (gerçi halk en son bir belediye başkanını linç etmişti ama şiddette karnavalın bir parçasıdır ne de olsa).
Evo Morales |
Diğer bir özellik ise La Paz' ın yaşayan bir şehir hem de bir çok Güney Amerika şehrinin tersine 24 saat yaşayan bir şehir olması. Örneğin Bogota'da ya da Caracas' ta akşam 8' den sonra açık olan bir tane market bile bulunamazken, La paz'da gece 3'te bara ya da yemek yemeye gidilebiliyor. Kadın ya da erkek her yaştan gezgin şehirde günün ve gecenin her saati kaçırılmayacağını, saldırıya uğrayıp soyulmayacağını bildiği için gönül rahatlığı ile gezebiliyor. Bu etrafta çok polis olması ile alakalı bir şey değil adamların suç kültürü çok gelişmemiş, suç oranı halkın tüm sefaletine karşın oldukça düşük. Pazarlarda açık sergilerde altın satıyorlar ve kimse soymaya kalkmıyor.
Witch Market'ten büyücülük malzemeleri |
Kentin bir diğer artısı ise, Güney Amerika'daki iki ünlü antik enerji merkezinin şehrin yakınında olması. Bunlardan biri Tiwanaku diğeri ise Lago Titicaca yani Titicaca gölü. Titicaca gölü peru ile sınır olmasının yanında ünlü Isla del Sol yani güneşin adasına da ev sahipliği yapıyor. Gölün Bolivya tarafında kalan kısımında Copacabana kasabası var. Toparlarsak La Paz tüm eksilerine rağmen Güney Amerikanın en ilginç ve en renkli şehirlerinden biri.
Tiwanaku |
Tweet |
|
Paylaş |
Etiketler:
Bolivya
Bloğun ilk sponsorları Kunthar ve Yalçın Aydın
Her ne kadar bloğu açalı uzun zaman olmasa da Friendfeed ve Ekşi Sözlükteki takipçilerim seyahat hazırlıklarımı biliyor ve beş parasız çıkacağım bu seyahatimde bana destek olmak istiyorlardı. Friendfeed'teki arkadaşlarımdan Kunthar ve Yalçın Aydın bu konuda ilk destekçilerim. Kunthar bir seneye yakın sürecek seyahatim boyunca yiyeceğim francalaları karşılamak istedi, Yalçın Aydın ise seyahatim esnasında bu bloğun ihtiyaçlarımı karşılayamayacağını söyleyerek bu bloğu web sitesi haline getirmeyi önerdi. Yani anlayacağınız yakında web sitesi oluyoruz.
Siz de Diş ipi, çorap, kahve, bira gibi kalemlerde sponsor olabilirsiniz. Bağış yapmak için bloğun sağ tarafına bir göz gezdirin :)
Her iki destekçime de buradan teşekkür ediyorum.
Siz de Diş ipi, çorap, kahve, bira gibi kalemlerde sponsor olabilirsiniz. Bağış yapmak için bloğun sağ tarafına bir göz gezdirin :)
Tweet |
|
Paylaş |
3 Ocak 2012 Salı
Güney Amerika için nasıl bir bavul hazırlayalım
Güney Amerika seyahatime 2 haftadan az kaldı. Bavulumu hazırlamaya başlarken, bloğun Güney Amerika seyahati yapmayı planlayan okurları için önerilerde bulunayım istedim. Biliyorsunuz daha önce de Venezuela, Brezilya, Bolivya, Şili, Peru, Ekvator ve Kolombiya'yı kapsayan uzun soluklu bir seyahat yapmıştım. Tabii o zaman işin acemisi olduğum için yanıma o kadar çok eşya almıştım ki seyahatimin ortalarına doğru yanımdaki bavul artık bana yetmediği için Bolivya'dan ikinci bir bavul alıp seyahatime iki bavulla devam etmek zorunda kalmıştım. Aynı hatayı tekrar düşmemek için seyahate çıkmadan önce yanıma neler alacağımı planlamaya başladım.
Öncelikle nasıl bir bavul almalıyız?
Nasıl bir bavul alacağınızı elbette ihtiyaçlarınız, nasıl bir seyahat yapacağınız, nereye hangi amaçla gittiğiniz ve ne kadar kalacağınız belirler. Bizim seyahat yapacağımız bölge Güney Amerika olduğu, uzun soluklu bir seyahat boyunca bir çok ülke gezileceği ve kara yolu, deniz yolu gibi araçlar kullanılacağı için önceki deneyimlerimi de göz önüne alarak, kendimce size önerilerde bulunmak istiyorum.
Size seyahatiniz için bir tane günlük kullanım için sırt çantası bir tane de bavul almanızı tavsiye ediyorum. Sırt çantası eğer yanınızda Laptop ya da Netbook olacaksa onları taşımaya uygun muhafaza kısmı olan çantalardan olsun. Sırt çantanızı uçakta yanınıza alacağınız için ölçüleri 55x40x20 cm'yi geçmemeli. Sırt çantasında dikkat edeceğiniz en önemli nokta dikişleri. Pasaport, fotoğraf makinası, cüzdan, bilgisayar gibi sürekli yanınızda bulunmasını istediğiniz şeyleri sırt çantasına koyacağınız ve bu sırt çantası seyahatiniz sırasında adeta vücudunuzun bir parçası haline geleceği için, eğer belirli bir kalitenin altında çanta alırsanız, yol sırasında dikişleri sürekli patlayacağı için başınızı ağrıtacaktır.
Machuu Picchu yollarında |
Fotoğrafta benim geçen seyahatimde kullandığım çantayı görüyorsunuz. Cat marka bu çantayı İzmir'den 25 dolar civarında bir fiyata almıştım. Üç ana bölüme sahip bu çantanın en öndeki küçük bölümün içinde Kalem, anahtar, bozuk para, diş macunu ve fırçası koymanız için fermuarlı ve fermuarsız cepler var. Daha büyük olan ortadaki kısımda Pasaport, Laptop bataryası, not defterleri vs. yerleştirebileceğiniz iki küçük 1 büyük cep var. En arkadaki büyük bölümde ise kalın elyaf benzeri bir malzeme ile yapılmış laptop muhaza bölümü ve eşyalarınız koymanız için büyükçe bir lan var. Çantanın sırtınıza değen kısmında ve omuz askılarının altında bulunan gözenekli pofuduk kısımlar hem vücudunuzun terlemesini hem de askıların omuzlarınızı acıtmasını engelliyor. Çantanın bir diğer olumlu özelliği ise omuz askılarının kalın olması. bu sayede vücudunuza binen yük tek bir noktaya değil daha geniş bir alana yayılıyor ve canınız acımıyor. Çantanın dışında, iki tarafta da şeritler var, bunlara su şişesi, yağmurluk, terlik, ayakkabı vb. koyabiliyorsunuz. Sizin de alacağınız çanta buna benzer bir çanta olsun. Zira günü birlik seyahatlerimizde ve şehir içi gezilerimizde büyük bavulumuzu yanımıza almayıp ihtiyaç duyacağımız şeyleri bu tip bir çantaya koyup dışarı çıkıyoruz.
Büyük bavula gelirsek; hani şu dağcı çantası (backpack) denilen çantalar var ya, onları kesinlikle tavsiye etmiyorum. O tip çantaların iki dezavantajı var; çoğunlukla çuval şeklinde bir yapıya sahip olduğu için bu tip çantalardan özellikle bavulun alt kısımlarındaki eşyalarınızı çıkarmak zulüm. Yolculuk sırasında atıyorum üşüdünüz ve hırkanızı çıkartacaksınız, hadi bakalım bütün çantayı boşalt hırkayı çıkar. gerçekten çok zor oluyor. Ülkeler arasında karayolu ile sınırları geçerken de dert bu tip çantalar. Mesela Brezilya sınırında bavulunuzu didik didik ediyorlar. Sınırdaki güvenlik elemanı bu tip dağcı çantalarında bavulun içini göremediği için bütün eşyalarınızı dışarı çıkartıyor. diğer dezavantajı ise bu çantalarla yürümek. İlk 10 dakika pek sorun olmuyor ama sonra çanta omuzunuzu kesmeye başlıyor, beliniz ağrımaya başlıyor. Hele hava da sıcaksa bu çanta ile yaptığınız yürüyüşlerde, omuzlarınızda 3-4 gün geçmeyen isilikler yaralar çıkıyor . Bir de zaten küçük sırt çantanız var, eğer dağcı çantasını sırtınıza koyarsanız diğer çantanızı nereye koyacaksınız?
Ben size klasik omza asılan tekerlekli bavulları tavsiye ediyorum.
Kolombiya-Venezuela sınırı, Maicao, üstteki mavi çanta benim çantam |
Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz çantayı İzmir'de bir hipermarketten almıştım. Yanlış hatırlamıyorsam 20-30 lira civarında bir para vermiştim. Çöl, nehir, dağ bana mısın demedi çok da işimi gördü. Çanta omuza asılabiliyor, bir tarafında iki tekerlek var diğer tarafında ise istenildiği zaman dışarı çıkartılabilen plastik bir tutamak. bu sayede istediğiniz zaman tutamağı çıkartıp hiç eğilmeden çantayı sürükleyebiliyorsunuz. Bu tip çantaların en avantajlı yanı bavulun en dibinde yer alan bir eşyanızı bile bavulun içindekileri boşaltmadan çıkartabilmeniz. Sınır geçişlerinde de görevli çantanın içini herşeyi boşaltmadan görebildiği için rahat ediyorsunuz. Bir yerden bir yere yürürken tekerlekli olması sizi çok rahatlatıyor. "Dağda, bayırda yürümez ki bu çanta" dediğinizi duyar gibiyim. Neden dağa bayıra çanta ile çıkasınız ki? Atıyorum Cusco'dasınız ve Machu Picchu'ya dağ bayır inka yollarından yürümeyi planlıyorsunuz. yanınızda dağcı çantası olsa bile , neden dağcı çantanızla yola çıkasınız ki? İhtiyacınız olan şeyleri küçük sırt çantanıza koyup, dağcı çantanızı emanethane, kaldığınız otel ya da ev veya inka yolu için anlaştığınız acente gibi bir yere bırakıp öyle çıkın yola. Siz deli misiniz sırtınızda 20 kilo yükle dağ bayır dolaşasınız? Ha ama dağa çıkmak, çadırla konaklamak ya da otostop ile dolaşmak için Güney Amerika'ya gidiyorsanız ona bir şey demem. Güney Amerika'da otobüsle seyahat edecekseniz dağcı çantası gerçekten anlamsız olur. Seyahatim sırasında bazen bazı avrupalı gezginler ile gezdiğim oldu, ben tıkır tıkır bavulumu sürüklerken, sırtındaki dağcı çantası yüzünden ağlayanları gördüm. Cidden işkence aracı gibi o çantalar.
Şimdi gelelim bavullara neler koyacağız. Mümkün olduğunca az şey koyun. Unutmayın ki gideceğiniz yer Türkiye'den çok daha ucuz ve istediğiniz her şeyi orada da bulabiliyorsunuz. O yüzden ihtiyaçlarınızı, ihtiyaç duyduğunuz zaman alın boşu boşuna türkiyeden yanınıza yük yapıp götürmeyin. Atıyorum Güney Amerika'da istediğiniz ülkeden taş çatlasın 2-3 dolara tişört alabilecekken neden yanınıza 10 tane tişört alıp kendinizi yorasınız ki? Pantalon, tişört gibi şeylerden mümkün olduğunca az alın yanınıza. İç çamaşırı ve çorap ise mümkün olduğunca fazla olsun.
Benim size tavsiyem giyecek olarak yanınıza 3-4 tişört, 1 sweatshirt, 2 pantalon (kargo tipi olursa daha iyi), yandan cepli 2 şort almanız.
Gideceğiniz yer çok sıcak o yüzden kalın bir şeyler almanıza gerek yok. Soğuk ile Bolivya'da, Şili'nin ve Arjantin'in güneyinde karşılaşacaksınız. Bir de Güney Amerika genelinde otobüslerde klimaları donduracak derecelerde açıyorlar işte o zaman üşüyorsunuz. Otobüsün içinde tirtir titriyorsunuz. O yüzden size yanınıza hırka gibi bir şey almanızı tavsiye ederim, polar yelek türü bir şey de olabilir. Otobüslerde çok işinize yarayacaktır. Ama palto, ceket,kazak gibi şeyleri Türkiye'den alıp gitmeyin derim. Bolivya ve Peru'da alpaka yününden çok ucuza ceketler, bereler, eldivenler satılıyor. Güney kutbuna doğru gitmeden önce Bolivya'ya gidip kışlık alışverişinizi oradan yapın. Hem döndüğünüzde Türkiye'de de kullanabileceğinizAlpaka yününden çok ucuza güzel şeyler almış olursunuz, hem de seyahatiniz sırasında tropikal yerleri dolaşırken boşu boşuna kışlık malzemelerin hamallığını yapmamış olursunuz.
İnce bir yağmurluk kesinlikle bavulunuzda bulunmalı. Tropikal bir bölgeyi geziyorsunuz ve yağmurla çok karşılaşacaksınız.
Ha elbette mayo almayı unutmayın, bol bol denize gireceksiniz.
Sürekli kullandığınız ilaç, kozmetik malzeme türü şeyler varsa ve onları orada bulamayacağınızı düşünüyorsanız elbette yanınıza alın ona bir şey demem. Ama atıyorum kullandığınız diş macunu sıradan bir diş macunu ise gidip en büyük boyunu almayın. Türkiye'deki markaların neredeyse tamamı orada da satılıyor en küçük boy diş macunu alın bitince oradan alırsınız. Şampuan, sabun ..vs. için de aynı şey geçerli.
Güneş kremi, nemlendirici ve sinek kovucu sprey kesinlikle yanınızda bulunsun.
Devam Edecek...
Tweet |
|
Paylaş |
14 Aralık 2011 Çarşamba
Brezilya'dan Bolivya'ya Amazon Rehberi
Brezilya'dan Bolivya'ya gitmenin en zevkli yolu kuşkusuz nehir üzerinden bot ile yolculuk yapmak. Bu seyahat için önce Brezilya'nın Amazonas eyaletinin başkenti olan Manaus'a gidiyoruz . Hani şu Mr. No'nun yaşadığı kent. Manaus amazon nehri kıyısında yer alan oldukça güzel bir kent. Kent dokusu içerisinde modern yapılar ile, eski tip kolonyal yapılar iç içe yer alıyor.
Güney Amerika'da uçak ücretleri el yaktığı için Manaus'a otobüsle geldiğinizi varsayıyorum. Kent merkezine inip kendimize otel bulmadan önce limana gidip Bolivya'ya gitmek için ulaşmamız gereken Porto Velho'ya bilet almamız yapacağımız en doğru şey.
Tweet |
|
Paylaş |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)